Teknolojilerindeki hızlı değişim ve gelişim, işletmelerin daha büyük belirsizliklerle karşılaşmalarına neden oluyor. Artan rekabet, sermayenin daha verimli kullanılmasını ve işletme faaliyetlerini kendilerinden daha kaliteli ve ucuz yapan tedarikçilere devretmelerini zorunlu hale getiriyor.
Günümüzün ihtiyacı olan entelektüel sermayeyi, daha etkin bir biçimde planlama, geliştirme ve işletme konusunda, yönetim bilgisi ve teknik uzmanlığa sahip profesyonellerin istihdamı ve kadroda tutulması güçleşmiştir. Çeşitliliğin artması, uygun olabilecek teknolojinin seçimini, ve satın alınması kararını zorlaştırmaktadır. Bunun stratejik önemini kavrayan birçok üst düzey yönetici, bu alandaki riskleri ve sorumluluklarını yeniden gözden geçiriyor ve birçok işletme rekabet üstünlüğünü geliştirmede kendi öz yeteneklerine odaklanmayı planlıyorlar. Bazı alanlardaki faaliyetlerini küçültüyor ve tedarikçilere devretme, yani dış kaynaklardan yararlanma uygulamasına gidiyorlar. İşletmenin yeteneklerine yoğunlaştığı ölçüde küçülmeye gitmesi, pazar payı ya da hedef olarak küçülmeyi değil fiziki anlamda küçülmeyi gerektirmektedir. Yeteri kadar yetenek sahibi olunmayan departmanlar sonlandırılarak bu departmanların yaptığı görevler outsourcing (dış kaynaklardan yararlanma) yoluyla ilgili konuda uzmanlaşmış firmalara yaptırtılmaktadır.
Dış kaynak kullanımı ya da global kaynak kullanımının en önemli nedeni, küçük firmaların öncelikli ve destek aktiviteleri yerine getirirken rekabet üstünlüğünü sağlayacak kaynak ve kapasiteye sahip olmasıdır.
Bir kuruluş, bir kuruluşun müşterisi bir başka kuruluşun da tedarikçisi olabildiğine göre tedarikçi ilişkileri ve müşteri ilişkileri yönetimi gündeme gelmektedir. Tedarikçileri ve müşterileri paydaş/partner olarak adlandırmak onları bir anlamda “ortak” gibi görmek arzusundan kaynaklanıyor.
Tedarik işlevinin gerektirdiği faaliyetlere bakıldığında; kalite güvenliği, depolama ve depoda yerleştirme, gözetim ve kabul, işletme içine taşıma, görüşmeler, arz kaynağı bulma, ihtiyaçları planlama faaliyetlerini içerdiği görülür. Sorumluluklar ise; arz kaynağının sınırlarını belirleme, bir araya toplama ve sürekli kılma. Yeni arz kaynakları için yol gösterici araştırmalar yapma ve arz kaynakları ile koordinasyonu sağlama şeklindedir. Buradan tedarik işlevinin temel amacının; en düşük toplam maliyetle uygun satın almayı sağlayarak imalatı ya da tekrar satış örgütlerini desteklemek olduğu söylenebilir